Çocuk dünyasında anne-babalar birer kahramana dönüşür. Her davranışında anne-babalarını örnek alan ve onların ‘söylediklerini’ değil ‘yaptıklarını’ esas alan çocuklar ileriki yaşantısında da davranış modelini ona göre oluştururlar. Bugünün yetişkinleri şiddeti çoğunlukla henüz birer çocukken aile içinde öğrenir.
‘Her zaman ben haklıyım’, ‘anne-babaya karşı gelinmez’ diyen; her yanlışta cezalandıran, küçük yanlışları bile görmezden gelmeyip cezaya başvuran, sürekli evde suçlama ve aşağılama dilini kullanan, çocuğun fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını karşılamayan davranış modelleri çocuğun ileriki yaşlarında aynı uygulamalara başvurmasına yol açar. Yani çocuk, çocuk yaşlarda ‘konuşma dilini’ öğrenirken, bir yandan da ‘davranış dilini’ geliştirir ve bu ne yazık ki pek çok ailede ‘şiddet dili’ olabilir.
Tokat deyip geçmeyin!
Anne babanın yaptığı en büyük yanlışlardan biri de, çocukken gelişi güzel atılan bir tokat! Annesinden bir tokat, babasından bir tokat yiyen; babasının annesine uyguladığı şiddete şahit olan çocuklar için her bir şiddet belirtisi o çocuk dünyalarında derin yaralar açtığı gibi, bilinçaltında da yer eder. Genetik olarak şiddete yatkın ise ve hem çocukluk hem gençlik döneminde ‘şiddetin zararlarına’ yönelik gerekli eğitimi alamadıysa, gerekli bilinci oturtamadıysa ‘patlamaya hazır bir bomba’ya dönüşebilir. Yani işin özü, çocukluk döneminde ailede ‘şiddet dili’ yerine bireylerin ‘sevgi ve şefkat dili’ni yerleştirip sürdürmeleri.
Çocuğunuza nasıl davranmalısınız?
Peki ebeveynler çocukluk döneminden itibaren hangi davranış modellerini benimsemeli?