Homo Sapiens’ten Homo Conexus’a
Bir zamanlar bizi diğer canlılardan ayıran şey aklımızdı. Bugünse bizi birbirimize bağlayan görünmez ağlar, akıldan daha güçlü. Homo sapiens’in yerini Homo conexus alıyor: düşünen değil, bağlanan insan. Görünen o ki, zekâ bizi bugüne getirdi ama bağlantılar geleceğimizi belirleyecek.
Hepimiz büyük değişimi iliklerimize kadar hissediyoruz artık. Tarihe dönüp baktığımızda, atalarımızla kendimiz arasındaki fark o kadar yabancılaşılmış hissi doğuruyor ki; yanıtı genetik müdahale ihtimalinde aramaya, dünya dışı ırklarla karışmış olduğumuzu düşünecek boyuta kadar getirdik. Birbirimizle bağlantıyı geçtik, uzaylı dostlarla bağlantı kurmanın eşiğindeyiz. Çünkü biz Homo Sapiens’ten Homo Conexus’a evrilmiş bir nesiliz.
Ana akım araştırmacılara göre, Homo Sapiens on binlerce yıl önce ateşin etrafında toplanan küçük gruplardı, ilk hikâyelerini birbirine fısıldıyordu insanlar. Bunlar atalarımızdı. Yaklaşık 300 000 yıl önce Afrika’da evrimleştiği kabul edildi. “Sapiens” Latince’de “Bilen , bilge” anlamına geliyordu. Soyut düşünebiliyor, sembolik dil kullanabiliyordu. Kültür , sanat, ritüel ve dini inanç geliştirdiler. Karmaşık zeka ürünü hayatı kolaylaştırıcı çeşitli aletler yapabildiler, aynı zamanda sosyal olarak örgütlenip işbirliği yapmayı geliştirdiler. Yani Homo Sapiens’in en büyük özelliği biyolojik, fiziksel güç değil, kolektif hayal kurabilme yeteneğiydi. Bugün geldiğimiz noktada, büyük ölçüde aynı biyolojik ve fiziksel özelliklere sahip olmamıza rağmen teknolojik, kültürel ve tüm yaşamsal alanlarda bambaşka bir noktaya evrildik. Geldiğimiz seviyede homo sapiens tanımı yeterli gelmemeye başladı, çünkü anlatılanlarla yaşananlar tam manasıyla örtüşmüyordu. Yeni bir tanım bulmalıydık, bulduk da. “Homo Conexus.”
Homo Conexus – Bağlantılı İnsan
2000’lerin başında özellikle dijital çağın yükselişiyle birlikte düşünürler, sosyologlar ve futuristler tarafından kullanılmaya başlandı: Bağlantı.
Homo Conexus kavramı şunu anlatıyor: Artık birey sadece zekâsıyla değil, ağların içinde kurduğu ilişkilerle var oluyor.
Homo Conexus terimi özellikle Margot van Brakel (Homo Conexus kitabı ve Conexus modeliyle) popülerleştirdi. Ayrıca Manuel Castells’in “Network Society” (Ağ Toplumu) kavramı da Homo Conexus düşüncesinin temel taşlarından biri oldu. “Sosyolog Manuel Castells’e göre ‘ağ toplumu’, bilgi ve iletişim teknolojilerinin hızla gelişmesiyle doğan yeni bir toplumsal düzeni anlatıyor. Bu düzen, sanayi üretimine dayalı eski dünyanın yerini bilgi ekonomisine bırakıyor; bilginin küresel ağlarda özgürce dolaştığı, sınırları aşan bir çağın adını koyuyor.”
Kısacası; Homo sapiens zekâsıyla tanımlanırken, Homo conexus bağlantılarıyla tanımlandı. Biz de Homo Sapiens’ten Homo Conexus’a evrilen varlıklar olarak dünyevi yolculuğumuza devam eden canlılarız. İnsan artık yalnızca düşünen değil; sürekli bağlı, sürekli ağlar içinde yaşayan bir varlık. Hatta son dönemlerde mutluluğun tarifi yapılırken, “sosyallik” kavramı da ortaya atıldı. Yani Sosyal bağlantıları güçlü insanlar mutlu olabilirler dendi. Ancak burada bir paradoks ortaya çıktı çünkü ileri teknoloji bizi ekranlar aracılığıyla sosyalleştiriyordu, fiziki sosyalleşme alanları kısıtlandı. Hatta pandemi sürecinde evlere kapatıldı insanlar. Resmen insan insana temas ortadan kaldırıldı. Sosyal olabilirsin ama ekran aracılığıyla, temas yok kuralı iniverdi sahaya. Ve asıl gerçek şu ki, o dönemde biz buna alıştık, kapılar açıldıktan sonra bile dışarı çıkmak istemedik. Herkes kabul etmeli ki, özellikle belirli yaşın üstünde olan insanlar arasında, pandemi öncesi reel ilişkilerimiz seviyesine tekrar gelebilen çok az sayıda kişi kaldı. Özetle insan gitgide daha yalnız , gitgide daha bir tek başına kaldı. Üstelik bağlantıları sınır aşımına uğradığı halde. İşte kalabalıklar içinde çok yalnızım ifadesi tam da buraya cuk diye oturuverdi. Evet şimdi hepimiz o kadar kalabalık ve bir o kadar da yalnızız… Bu deneyimler de Homo Conexus teriminin network – bağlantı kapsamında can bulduğunu gösterdi. Kendiyle, diğer insanlarla, toplumla ve teknolojiyle bağlantı hâlinde olma hali internetin insafına kalmış durumda.
Homo conexus demek İnternet, yapay zekâ, sosyal medya, dijital ağlarla bütünleşmiş yaşam demekti. Fiziksel sınırların ötesinde sanal kimlikler.Bilgiye anında erişim, kesintisiz küresel iletişim, hem bireysellik hem de kolektif bilinç arayışı hatta yetmedi, yapay zeka bilinci ile bağlantı kurma ihtiyacı.
Homo sapiens – Bilen İnsandan, Homo conexus – Bağlanan İnsana, gücünü zeka, dil, kültür gibi kavramlardan alan insandan, gücünü ağlar, bağlantılar, teknolojik fırsatlardan alan insanlara, küçük grup topluluk ve devletlerden, devasa küresel ağ ve sanal topluluklara, sözlü dilsel, yüz yüze iletişimden, dijital, çok yönlü, anlık iletişime, kapalı, mahremiyet duygusu gelişmiş dinamiklerden, mahremiyeti ve özeli reklam panolarında sergilenmeye başlayan insana dönüştük. Homo Conexus olduk işte.
Geçirdiğimiz evrimin bugünkü yansımalarını özetleyecek olursak;
İnsanlık Homo sapiens’in zekâsını Homo conexus’un bağlantı kapasitesiyle birleştirerek yeni bir aşamaya geçti. Artık varoluşumuzu sadece bireysel zekâmız değil, kurduğumuz ilişkiler ve ağlar belirliyor. Bu geçiş büyük fırsatlar içeriyor: bilgiye eşit erişim, küresel dayanışma, farklılıkların birleşmesi. Ama aynı zamanda büyük riskler de var: dijital bağımlılık, sahte aidiyetler, kimlik parçalanmaları, sürekli bir yalnızlık, anlamsız ilişkiler, duygusal doyuma ulaşamayan sosyal bağlar.
Soru şu:
“Homo Conexus çağında bağlantılarıyla çağa uyumlanan bir insan mısın, yoksa hala, “özüm bende kalsın” diyen iflah olmaz bir Homo sapiens misin?”
Kaynakça:
Harari, Yuval Noah. Sapiens: Hayvanlardan Tanrılara.
Castells, Manuel. The Rise of the Network Society.
van Brakel, Margot. Homo Conexus.