“Sahte duvarlarını ancak korkularınla yüzleşerek aşabilirsin” dedi yüce ruh… Ve ekledi; “sen niyetini koy, biz yüzlercemiz senin ardından gelecek, belki sen görmeyeceksin ama, kapılar bir bir açıldığında bizi hissedeceksin…”
Yolculuğumun ana teması Amazon’da yaşayan yerli şamanlar ile onların şifa tekniklerini ve günlük yaşamlarını deneyimlemekti… Hayatımın en anlamlı ve derin deneyimlerinden biri olacağını hissediyordum. Öyle de oldu. İşte şimdi bu büyülü yolculuğu yazı dizisi halinde Seç Haber okurlarıyla da paylaşmak zamanıdır şimdi.
Hazırsanız başlayalım…
GÖNLÜ AÇIK OLANIN YOLU DA AÇIK OLUR DEYİP AMAZON YAĞMURLARINA DOĞRU YOLA ÇIKTIM…
23 Ağustos günü sabah saat 07.30’da İstanbul Havalimanından yaklaşık 3,5 saat sonra Madrid Havaalanına ulaşmam ile başladı. Madrid Havaalanında yaklaşık 4 saat bekledikten sonra üçüncü en önemli durak olan yaklaşık 16 saat süren Peru’nun başkenti Lima Havaalanı’na vardım..
Lima’ya vardığımda, İstanbul’un sıcağı geride kalmış soğuk sisli bir hava ile karşılaşmıştım. Lima havaalanında check-in işlemlerimi bitirdikten sonra, yine bu şehirden uçak ile bir saat mesafede olan İquitos şehrine ulaştım.
İquitos şehri Lima’ya göre çok daha sıcak bir hava ile karşılaşmam keyifli oldu. İquitos, Amazon’a ulaşmak için en önemli hareket durağımdı. İquitos ve çevresi genel olarak kalabalık bir şehir. Yollarda araba yerine üç tekerlekli motorların kullanıldığı şehir genel olarak turistlerin, özellikle Amerikalı turistlerin ayahuasca, san pedro, cacao, ibago gibi bitkilerle ile bireysel ve grupların içsel yolculuk yapmalarını sağlayan sanrılar, medicineler kullanılan turistik yerlerden biri idi…
Açıkçası bölgenin enerjisini çok iyi bulmadım… Bu tip seremonilere katılan bir turist olmak yerine Amazon içlerine doğru, daha ilkel bölgelere gitmek benim için çok daha kıymetliydi…
AYAHUASCA
Şamanların ve Amazon yerli topluluklarının kutsal içeceği ayahuasca, ruhsal sorunların kaynağını yok etmek, hem fiziksel ve zihinsel hem de duygusal yönden şifa bulmak, bilmek, öğrenmek, ruhlar alemiyle bağlantı kurmak için kullanılıyor.
Ayahuasca, Amazon’un Peru, Ekvador, Kolombiya, Bolivya, Brezilya bölümünde bulunan Banisteriopsis caapi ve chacruna (ya da bölgeye bağlı olarak chagropanga) adı verilen iki mucizevi bitkinin pişirilmesi ile elde ediliyor.
“ALT DÜNYADA BİLİNÇALTI GÖLGELERİNİ, ORTA DÜNYADA YAŞAMIN FARKINDALIĞINI, ÜST DÜNYADA GALAKTİK ERİŞİMİNİ, HER ŞEYİ BİRLEDİĞİNDE İSE VARLIĞINI EN DERİNDEN HİSSEDERSİN”…DEDİ, YERİN GÖĞÜN ULU, IŞIKLI RUHLARI…
SAN PEDRO BİTKİSİ
San Pedro uzun boylu bir kaktüs çeşidi. Seromoni olarak Güney Amerika’da kullanılışının üstünden yaklaşık 3.500 yıl geçmiş. İçeriğinde meskalin bulunuyor. Wachuma Peru’da tıbbi ilaç olarak kabul ediliyor ve kullanımı yasal. Wachuma, maskulen enerji ve kalp yolunu açmak için kullanılıyor. Ayahuascanın tersine. Çünkü ayahuasca, yüksek dişil enerji içeriyor. Wachuma, fiziksel arınma ve bilincin farkındalığını artırmak için kullanılıyor ve çok güçlü bir titreşime sahip olması sizi an dediğimiz şimdiki zaman içinde katman katman arındırıyorken haz noktanızı tavan yaptırıyor…
İBOGA
İboga aslında Afrika kökenli bir ağaç, Peru Amazon bölgesine Africa üzerinden geliyor. Eril bir güce sahip, hatta baba ağaç demek daha doğru..
İboga deneyimi ilk başlarda esrar, eroin gibi ciddi madde bağımlıları için tedavi olarak kullanılıyordu. Günümüzde ise bu tedavilerin yanı sıra; yaşamda içsel olarak çözemediğiniz sorunları çözme, yaşam amacınızı, niyetlerinizi veya özel sorularınıza cevap bulma, ruhsal şifa bulmak için kullanımı yaygın.
İboga size egonuzdan tutun da bedeninizde biriken toksitlere kadar temizlik yapan çok güçlü bir şifa aracı, televizyon izler gibi bir çok sorunuzun cevabını alıyorsunuz..Tabi unutmayalım herkesin deneyimi farklı olabilir veya o cevaba hazır değilseniz iboganın sihirli ruhu size cevap vermeyebilir…
GERÇEK YAŞAM KONFORUMUZDAN ÇIKINCA BAŞLAR…
Tekrar yolculuğuma geri dönersem, İquitos havaalanından bindiğim üç tekerli taksi motorla şehir merkezine doğru hareket ediyoruz. Bu arada taksi olarak geçen motorun şoförleri ile pazarlık yapmak önemli. Peru’nun para birimi olan yaklaşık 4 Soli ile 15 dk süren bir yolculukla şehir merkezine ulaştım.
Şehir, taksi motorların yoğunluğu yüzünden oldukça gürültülü, bir an önce, bir gece konaklamak için kalacağım hostele varıyorum… Bu yorucu yolculuktan sonra bir gece dinlenmek gerçekten iyi geliyor.
Ertesi gün İquitos şehir merkezinden kalkan dolmuşlarla yaklaşık 2 saat süren yolculuğa başlıyorum, dolmuş şehir merkezinde henüz uzaklaşmaya başlamışken arıza yapıyor.
Şoför başka bir aracın geleceğini söylüyor ve ben yaklaşık yarım saat başka bir aracı bekliyorum.
Bu arada yüzümde hafif bir gülümseme ile aklıma 2017 yıllında Sibirya bölgesine yaptığım yolculuk geliyor. Sibirya Abakan şehrinden Tuva’ya gitmek için benzer bir dolmuşa binmiş yolun yarısında araç arıza yapmış idi o zaman gece olması üstelik soğuk ve kar yağması ve etrafta kimselerin olmaması gibi sıkıntıları hatırlayınca bu aksaklığı pek de umursamıyorum… Şimdi Peru’dayım ve en azından gündüz ve sıcak üstelik şehre yakınım diye düşünüyorum.
Yaklaşık yarım saat sonunda diğer aracımız geliyor ve yola devam ediyoruz, 2 saatin sonunda Amazon Nehrinde bulunan küçük limana geliyorum. Yaklaşık 20 mt boyundaki motorlu teknelerle 3,5 saat sürecek yolculuğum asıl şimdi başlıyor.
HAYATIN ANLAMI ANLAMSIZLIĞIDIR, ANLAMI SİZ YARATIN DİYE…
Amazon nehri, Peru, Bolivya, Şili, Brezilya olmak üzere çok büyük alanı kapsıyor. Amazon Nehrinin havzasının yaklaşık olarak 7 Milyon kilometrekare. Bu büyüklük ülkemiz topraklarının yaklaşık olarak 8 katı bir büyüklüğü…
3,5 saat süren Amazon nehri yolculuğumun sonunda gideceğim köyün 20 km gerisinde olan başka bir köyde iniyorum. Bu köyde daha önce konuştuğumuz Şaman Felipe karşılıyor…
Felipe 60 yaşlarında kısa boylu, dudaklarının üstünden sağ yanağında kulaklarına doğru uzun bir dövmesi olan sevimli görüntüsü ile insanı saran bir sıcaklığa sahip biri. Hafif gülümseyerek beni karşılıyor. Şaman Felipe’yi görür görmez zihnimde ilk çağlardaki homo sapiens görüntüsü geliyor, şamanın yüzü, boyu, yürüyüşü sanki taş devrinden çıkmış gibi! Ama biz şimdiki dünya boyutunda bir araya gelmişiz gibi bir his uyanıyor içimde.
Felipe daha gelmeden bana isim taktığını söylüyor; gezi boyunca ismimi unutmamak için bana Pacha ismiyle hitap ediyor….( Pacha,pacha mama ) yani doğa ananın ismini vermiş. Bu hoş sürprizden sonra küçük iskeleden 20 mt yukarıda olan köydeki marketten bolca litrelik su satın alıyoruz, çünkü Felipe’nin köyünde su olmadığı için buradan tedarikli gitmek çok önemli, alışveriş sonrası yine aynı köyden bu sefer daha küçük bir motorlu kayıkla, aslında kano demek daha doğru, Felipe ile birlikte köyüne doğru Amazon nehrinde ilerlemeye başlıyoruz.
Felipe gideceğimiz köyün şamanı, babasından bizim tabirle el aldığı, öğretisi olan kambo-kurbağa şifasını uygulayan şamanımız, (Daha ileri ki bölümlerde kambo hakkında detaylı bilgiler vereceğim.) buraya gelmeden önce kambo ile çalışmalar yapmış, fakat kambo kurbağasının Amazon ormanından nasıl bulunup kurbağanın üzerinde bulunan zehrin nasıl toplandığını ancak Youtube kanalda izlemiştim. Şimdi bire bir ve canlı bir şekilde bu gizemli macerayı yerinde takip edip görmek ve deneyimlemek benim içinde çok heyecan vericiydi….
Kanomuza binip Amazon’da son sürat nehri yarıp geçerken akşam saat 19:00 civarı oldu bile, güneş yavaş yavaş batarken gün batımının muhteşemliğini izliyorum. Bu büyülü yolculuk yaklaşık 20 km sonra Amazon kıyısında bulunan adaya benzer bir yere kanomuz yanaşıyor. Köye geldiğimi düşünürken başka bir sürpriz bekliyor, eşyalarımızı indirdikten sonra şamanımız bu adadan yaklaşık 300 mt. yaya olarak ilerleyip adanın arkasında bulunan Amazon nehrinin başka bir bağlantısı olan nehre gideceğimizi söylüyor..
Eşyalarımızı sırtlayıp çamur batak patika içinde ilerleyip zor zahmet diğer nehre ulaşıyoruz ve nehrin kıyısında başka küçük bir kano bizi bekliyor…Hava artık karanlık, el feneri sayesinde zar zor suyun içine girerken eşyalarımızı sandala yüklüyoruz…Botlarımız çamur ve su içinde bindiğimiz küçük kano ile artık tamamen Amazonun nehrinin içlerine hareket ediyoruz…
Ana nehirden ayrılıp kalacağımız köye giden bu bağlantılı nehirden yaklaşık 45 dk sürecek yolculuğa başlıyoruz. Motorumuz çalışır çalışmaz on beş – yirmi metre gitmeden arıza yapıyor…
Off! Az önce kan ter içinde yürüyerek bindiğimiz motor arıza yapmıştı. Tüm gün yorgunluktan bir an önce köye gidip dinlenmek istiyordum… Üstelik Şaman Felipe nehirde timsahlar olduğunu bu yüzden teknenin kenarında değil de iç tarafına oturmamı iletti.!..
O an düşüncelerim bir anda yerini korku ve tetik durumuna geçmişti, kano neredeyse suyla eşit mesafede bir an kendimi toparlayıp olası bir timsah saldırsına karşı nasıl bir önlem alabilirim diye düşünmeye başladım…Kabus dolu birkaç dakika…
Bu düşüncelerden de sıyrılıp bir an evrene, yaşama, hayata güven. Buraya geldiğine göre her şeyin bir bağlantı olduğunu korkunun da bu gezinin en önemli deneyimi olduğunu düşünüp sakinleşiyorum…Tek isteğim yağmurun yağmaması, eğer yağmur yağarsa işler arap saçına dönüşebilir…
Devamı yarın Seç Haber’deki köşemde…