DOĞA MEDİTASYONDUR…
Köyde olduğum sürece zaman çok hızlı akıyor hemen hemen her gün bir iş yapıyoruz …..
Kimi zaman Monika’nın kolye yapmak için ağaçlardan topladığı rengarenk tomurcuk şeklindeki bitki kolyelerine, bazen de temizlik işlerine yardım ediyorum.
Bugün çok önemli bir gün, çünkü gece yarısı Amazon’un içinde bulunan bir göle gidip kurbağa ile tanışacağız. Öncesinde şamanımız kurbağanın üzerinde bulunan zehirli sıvıyı topladıkları özel bir ağaçtan elde edilen stics dedikleri tahta çubukları hazırlayacağımızı söylüyor.
Çubukların üzeri pürüssüz olması için 2 saate yakın bıçak yadımı ile zımpara yapıyoruz, eğer düz ve parlak olmaz ise zehir üzerinde yeterince düzgün kaplanmıyor.
Ve zahmetli çalışma sonrası çubuklarımız artık hazır.
Gece 24:00 de Amazon’un içlerine doğru ilerliyoruz. Buraya geldiğimden beri ilk defa gece yarısı Amazon’un içindeyim. Önümüzü aydınlatan tek şey kafamızdaki fener. Yaklaşık 30 dk boyunca patikalar, sarmaşıkların içinden ilerledikten sonra şamanımız sağ tarafımızda bir gölün yanında duruyor ve ağzından kurbağa sesi çıkararak kurbağalarla iletşim kuruyor!
Şaman ses çıkardıkça kurbağalarda aynı sesle yanıt veriyor. Gerçekten de inanılmaz bir an yaşıyorum. Şamanların hayvanlarla ve bitkilerle iletişim kurduğunu kitaplardan okumuştum şimdi bu ana tanıklık ediyorum.
Şamanlar doğadaki elementlerin ve tüm canlıların koruyucusu….
Hemen hemen birkaç saniye içinde, yanı başımızda bir kurbağa geliyor bile, orta boydaki kurbağayı şaman eline alıp bana gösteriyor, sonra kurbağayı elime alıyorum yeşil turuncu renklere sahip kurbağa çok sakin.
Çocukluğumdan bir anım canlanıveriyor; oturduğumuz evin arkasında bir göl vardı, okuldan sonra göle gider kurbağaların seslerini dinlerdim ve içimde bilinmeyen bir şarkı gibi huzur yaratırdı bu ses. O yıllarda rahmetli babam kurbağalara olan merakımdan bana kurbağa sesi çıkarmayı öğretmişti, ben de şaman Felipe gibi olmasa da ona yakın bir ses çıkartıyordum. Kurbağayı elime aldığımda onunla ve diğer kurbağalarla ile iletişime girmek için ses çıkarıyorum, gölden çok az, cılız da olsa birkaç ses duyuyoruz.
HAKİKAT BİR ÇOCUĞUN GÖZLERİNDEN YAŞAMA BAKMAKTIR…
Kurbağa şamanizmde çok önemli bir arketip erk hayvanıdır. Her zaman görünmez alemden insanlara şifayı, bilgeliği ve yağmur getiren bir erk hayvanı…
İnsanlar için duyguları da temsil eder. Sembolizm dünyasında da birçok kültüre simge olmuş kurbağa, şamanlar için de diğer erkler gibi çok çok özeldir.
Hani evrende tesadüf yoktur derler ya… Yurt dışından bir takipçim kurbağaya olan ilgimi keşfedince beni Peru’ya davet etti. İşte burada olmamın en büyük nedeni bu.
Kendisi uzun zamandır Londra’da Peru şamanlarının Kambo kurbağasından elde ettikleri bir sıvıyla insanlara şifa dağıtıyorlardı. Kurbağayı duyunca ilgim daha çok arttı. Sonra Kamboyu araştırdım. Daha sonra bu ekibi İstanbul’a davet ettim. Birlikte 3 çalışma yaptık. Daha sonra onların daveti üzerine işte çıktığım yolculukta, işte şimdi o kurbağa ellerimin arasında.
Bu deneyim hem ruhsal hem de fiziki bir karşılaşma oldu, hayalin ötesinde gerçeğe kavuşması çok özel bir duygu.
EVRENDE ŞÜKREDECEK HER ZAMAN BİR ŞEY VAR HEM DE HER AN…
Elimdeki kurbağayı Monica’ya dikkatli bir şekilde verdikten sonra, Monica atalarından öğrendiği bir yöntemle kurbağanın üzerindeki zehirli beyaz sıvıyı ince bir çubuk ile kurbağanın üst dersinden gezdirerek topluyordu köpüğe benzer, beyaz sıvı kurbağanın amazondaki diğer rakiplerine karşı koruma kalkanıydı…
Kurbağa yüz yıllardır şamanlara kendileri teslim olup, vücutlarındaki sıvının alınmasına adeta gönüllüydü… Kim bilir! Belki de bu şekilde kurbağanın fazla olan sıvısı atılmalıydı.
Gece boyunca 3-4 tane daha kurbağadan alınan sıvı sonrası yanımızda getirmiş olduğumuz tahta stic cubuklarına yaymak suretiyle, hemen yanı başımızda yaktığımız küçük ateşte kurutularak zehrin tamamen tahta üzerinde donması kalıp haline gelmesi sağlanıyordu….
Böylelikle tahta çubuklar uzun süre saklanabiliyor, zehir hiçbir şekilde zarar görmüyordu.
Şaman Felipe, civar köyler dahil tek kambo öğreticisi bir şaman olup, onun dışında kimse ondan izin almadan kurbağa şifasını uygulayamıyor oralarda. Felipe de bu işi babasından öğrenmiş.
Kambo hakkında;
Kambonun şifası günümüzde, yağmur ormanlarında, büyük şehirlere insanlara şifa olması adına birçok doktor, alternatif tıp ve şaman şifacılar tarafından uygulanmaktadır….
Kambo, Amazon yağmur ormanlarının birçok kabilesi tarafından kullanılan geleneksel bir ilaçtır. Bir çeşit zehir olan kambo, Phyllomedusa Bicolor kurbağasından toplanır. Tüm doğa gibi, kambo kurbağası da kabileler tarafından saygıyla karşılanır ve bu yüzden toplandıktan sonra ormana yeniden gönderilir.
Kamboyla birlikte çalıştığımız zaman, tüm yaşamlar arasındaki ortak bağları hatırlatırız. Kambo, genellikle bloklarımızı Ruh’a sistematik olarak kaldıran bir simya ustasıdır. Kambo, kişisel çarpıklıklarımızı, varoluşumuzun beş tabakasında bulunan safsızlıkları saflaştırarak yapar, böylece kambo bedenimizi temizler, varlığımızın duygusal, nedensel ve ruhsal düzeylerinde çalışır. Bazı kapıları bize açar…
Kambo duygularımızı anlamayı teşvik eder; bastırdığımız ve uzun zamandır unuttuğumuz şeyleri ortaya koyar. Bu safsızlıkları, geçmişten işlenmemiş ve sağlıksız duyguların artığını ortadan kaldırarak, otantik-benliğimizi katman katman olarak ortaya çıkarır.
Kambo, önümüzdeki yolu temizler, kendimizi ve etrafımızdaki her şeyi daha derinden anlamanızı destekler. Ne kadar netleşirsek, o kadar çok rezonans alırız ve ne kadar ”ne” ile senkronize oluruz. Bu “aydınlanmış” durumda, mutluluk ve sevinç kolaydır, çünkü tüm halimizle doğalız, yani; gerçekte olduğumuz şey.
Anlayışı ortaya çıkarmak için birçok yol var; meditasyon, bitki öğretmenleri ve hatta bir guru, ama Kambo, hızlı ilerlemenin en hızlı ve en erişilebilir yollarından biridir.
Yoga, Meditasyon, Ayurveda ve Kambo’yu birleştirmek kişisel olarak benim için bir vahiy oldu ve Kambo tekliflerimin odak noktası bunu yansıtmak için değişti. Zihnimizin, bedenimizin ve ruhumuzun temizlenmesine bütünsel bir yaklaşımla, kambo uygulamamızın ayrılmaz bir parçası olarak büyümemizi güçlendiriyoruz.
Kambo tıbbı, bize dengeli ve huzurlu bir yaşamı inkar eden her türlü olumsuz fiziksel ve zihinsel enerjiyi yıkar. Duygusal toksinlere, hayattaki bakış açımızı engellemeye izin verdiğimizde ya da bataklık hissettiğimizde, kambonun zamanı geldi demektir.
Birçok kişi kambo deneyimlerini, bir daha asla aynı olmadıkları bir portalda yürümek gibi gerçek bir yeniden doğuş olarak tanımladılar.
Post Kambo ile bazı insanlar gerçekleşmemiş hayallerini gerçekleştirdi ve onların kalbinin arzularını yerine getirmenin yollarını buldular. Kambo onların cesaretlerini yeniden kurmalarına ve kendilerini daha derin bir düzeyde kabul etmelerine yardımcı oldu, onları geri tutan ve onların en yüksek mutluluğunu kucaklamalarına izin verenleri bıraktı.
Kambo Nedir?
Kambo, Phyllomedusa Bicolor türünde bir kurbağanın salgıladığı bir çeşit zehir esasında. Bu salgı Amazonlarda kurbağaya zarar vermeden özenle toplanıyor ve kurbağa doğaya geri dönüyor.
Kambo’nun Tarihi
Yazılı olarak bir geçmişi olmasa da, kambo kulaktan kulağa aktarılmış bir efsane. Efsaneye göre Kızılderili bir kabile çok ölümcül bir hastalığa yakalanıyor. Şaman Kampu tüm gücünü kullanarak tedavi etmeye çalışıyor. Atalarından kalma tüm bitkisel tedavi yöntemlerini ve ritüelleri deniyor, fakat kabileyi tedavi edemiyor.
Kampu ormanın derinlerine gidiyor ve psikoaktif bitkilerin de etkisiyle yüce bir ruhla görüşüyor. Bu ruh ona daha sonra seremonilerde kullanılacak olan kurbağadan nasıl beyaz zehirli salgının çıkarıldığını gösteriyor. Sonra yüce ruh bu zehrin deriye nasıl uygulanacağını öğretiyor. Bu bilgiyi aldıktan sonra Kampu, kabileye gidiyor ve Kampu ritüeliyle herkesi iyileştiriyor.
Kambo’nun Faydaları Neler Mi?
Kambo, farmalojik olarak da kanıtlanmış pek çok fayda sağlıyor; enfeksiyonları yok etme, kan basıncını düzene sokma, depresyon, migren, kan akışı problemi, Alzheimer, Parkinson, kalp-damar yetersizliği, kanser, kadınlarda yumurtlama problemi, hepatit ve hatta Aids tedavisinde bile uygulanıyor.
Kambonun senede 3 kez uygulanması tavsiye ediliyor. Bu yöntemle vücuttaki kan tamamen yenilenmiş oluyor.
Kambo Seremonisine Başlamadan Önce
Tedavi öncesi 12 saatlik bir açlık gerekiyor. Su ve meyve suyu tüketilebiliyor. Uygulama öncesi mutlak suretle 2 litre su tüketiliyor. Ardından salgı deri üzerinde açılan, derin olmayan (2-3 derece) ufak dairesel yanıklar yoluyla kana enjekte ediliyor. Sonrasında ise arınma süreci başlıyor, mide, bağırsak ve ter yoluyla. Ağlayanlar da olabiliyor. Adeta vücudun her yerinden kandaki zehir atılıyor.
İşte dostlar kamboyu bizzat yerinde deneyimleyerek, gerçek bir şamanın kurbağalarla iletişimi, onlarla olan bağını gördükten sonra gecenin karanlığında kurbağaların evinden kendi evimize doğru yol alıyoruz.
İstanbul’da hem uygulayan hem de deneyen biri olarak gelir gelmez yerinde kaynağında deneyimlemek istiyorum. Şaman Felipe hazırlığı yaptıktan sonra koluma 2 delik açıp zehri deri üzerine bırakıyor…
Daha saniyeler geçmeden, bedenimde yüksek bir ısı ile karşılaşıyorum vay canına! Ne kadar güçlü bir zehir.. Almış olduğum 3-4 yudum su ile kusmaya başlıyorum ardından inanılmaz bir rahatlık huzur kaplıyor yere yatıp gözlemi kapatıyorum. Ertesi sabah zımba gibi kalkıyorum.
Amazon deneyimim 7. ya da 8. günündeyim, zaman durmuş gibi, hangi gündeyim onu da tam olarak kestiremiyorum. Öğlene doğru Amazon yağmurları başlıyor, bir an gözlerim Amazon çocukların yağmura rağmen top oynadıklarını görüyor, dayanamayıp ben de onlara katılıyorum.
Islak çimenler üzerinde yağmura aldırmadan çocuklara topun peşinden yer yer çim ve toprak üzerinde, bazen de su birikintisi içinde düşe kalka maç yapıyoruz.
Belki de gezimin en güzel anları buydu çocuk olmak…
Öğleden sonra şamanımız “Rape” denen Kızılderili tütünü deneyeceğimizi söylüyor…
Rapé (Kutsal Kızılderili tütünü)
Rapé, Kambo ile birlikte tıbbi amaçlar için Yawanawa, Kaxinawa-Huni ve Katukina gibi birçok yerli kavim tarafından kullanılmaktadır.
Temizleme sürecini güçlendirmek, tıkanmış enerjinin daha etkili bir şekilde serbest bırakılmasını sağlamak ve aynı zamanda hastalıkları ortadan kaldırmak için kullanılır.
Rapé ritüeli
Amazon bölgelerindeki şamanlar, bu “kutsal tütün”ü, “Büyük Ruh” ile ve daha doğrusu “Yuşbu enerjisi” ile bağlantı kurmak için kullanıyorlar – yaratma gücü.
Uygulama yüzyıllarca biliniyor ve çoğunlukla yerli halkın ruhani alanında kullanılıyor. Muhtemelen İnkalar, tütsüleri, çiğneme ve burun delikleriyle tütünü üfleyen ilk insanlardı.
Tütsü yakma metodu, Avrupa’da Columbus tarafından yayımlandı ancak batıdaki tütün kullanma biçimi yerli Hintlilerin Rapé’nin gelenekleri ve ritüel kullanımı ile hiçbir ilgi bulamadı. Rapé’nin toz karışımı (bir bezelye miktarı), ince bambu boru veya içi boş kemik (Tepi denilen) vasıtasıyla her bir burun deliğine üflenir.
Geleneksel olarak burnun sol deliğine ilk önce üfleniyor, sol burun deliğimizde yerli halkın inancına göre ölüm ruhu bulunmaktadır. Sağ burun deliğimiz ise dirilişi ruhunu temsil eder ve arayı çok açmadan hemen üflenmelidir.
Dozaj bireye göre ayarlanabilir. Deneyimli kullanıcılar için, Kızılderililerin “Kuripe” denilen “V” şeklindeki bir boruyu (burun deliğini bağlayan ağız) kullanarak Rapé’nin kendi kendine uygulanmasının bir yolu da vardır.
Doğru bir insuflasyon sanattır. Ritüel yapan kişinin enerjisi de çok önemlidir. Ayrıca yerli Kızılderililer, tıp ruhunu destekleyen hayvanların enerjilerini de çağırırlar.
Rapé’nin içeriği nedir?
Her Rapé karışımının tabanı tütündür. Fakat Batı ülkelerinde kullanılanla aynı şey değildir. Bu tütün (Aztek veya Çiftçi Tütünü olarak adlandırılır) ticari bir tütüne göre 20 kat daha güçlü olabilir.
Rapé’nin geleneksel olarak önemli maddesi olan diğer, Pau Pereira ağacından kabuğun (platycyamus regnellii) külüdür.
Rapé harmanları, hangi törenlere alışkın olduklarına bağlı olarak eklenen maddeler arasında değişiklik gösterir. Bunlar Amazon ağaçlarının birçok türünün şifalı bitkileri, tohumları ve kabukların külü olabilir.
Her Rapé harmanının insan vücudu üzerinde farklı mekanizmaları çalıştırır. Kızılderililer burada titreşimler ve enerjik özellikler hakkında konuşurlar. Yerli sakinler, düzenli Rapé alımı yoluyla güçlü bitki ruhları ile bağlandıklarına inanıyorlar.
Rapé’nin etkisi nedir ?
Rapé ağırlıklı olarak manevi düzeyde çalışır. Zihinsel olarak algılanan düşünce kalıplarını açığa çıkarmaya yardımcı olur, enerjik bedeni dışsal enerjilerden kurtarır, çakraları (insan vücudunun enerji noktaları) açar ve birbirine bağlar.
Kalp seviyesinde, Panema’yı serbest bırakır, ki bu, tıkanıklıklar ve güç eksikliği ya da irade eksikliğine karşı bir çalışmadır. Fiziksel düzeyde Rapé, sinüsü temizler ve detoksifiye eder. Toksinler mukus ile birlikte dağıtılır.
Rapé, sülün bezini detokslamak için giderek artmakta olan bir eylemdir, ancak bu eylem henüz bilimsel olarak ispatlanmamıştır.
Özetlemek gerekirse, Rapé’nin aşağıdaki etkileri vardır:
Tüm üst çakraların bip sesi açılması (üçüncü göz ve taç çakrası)
Vücudun daha iyi topraklanması
Fiziksel, duygusal ve psikolojik düzeyde her türlü hastalığa karşı tedbirpineal bezin dekalsifikasyonu ve üçüncü gözün açılması (henüz bilimsel olarak ispatlanamamıştır!)
Yorucu ve stresli düşüncelerin ortadan kalkması
Zihinsel netliği arttırmak
Enerji tıkanıklığının serbest bırakılması
Evrenin nefesiyle bağlantı kurma ve ruhsal titreşimleri büyütme enerjisidir.
Rapeden Sonra Felipe’ye aklımda kalan birkaç soruyu soruyorum.
Felipe, sizin inancınız nedir?
“Bizlerin bir inancı yok doğa içinde yaşar ve ölürüz, tüm ihtiyacımızı doğa ana karşılar. Ona saygı duyarız, hastalandığımızda bitkiler ve kambo ile tedavi oluruz. Amazon nehri bizim için kutsaldır, her zaman ormanın sesine kulak veririz…Yani bizim doğadan başka inancımız yok. Gençliğimde buraya Amerikalı misyonerler geldi bizlere İsa’yı, kiliseyi anlattı. Bazı kardeşlerimiz bu inanca inanıp zamanla topraklarını terk etti, kimi kabileler bu inançla yaşıyor.”
Ne zamandır bu köydesin?
“Yaklaşık 30 yıldır bu köydeyim. Daha önce daha yukarıda Brezilya tarafındaydım. Orada yaşam şartları daha zor olduğu için buraya geldik…”
Yüzünüzde dövme görüyorum anlamı nedir?
“Çocukken diğer kabileler çocukları kaçırırdı. Aileler çocukları bulamazdı. Kendi çocuklarımızı tanımak için her kabile kendine ait dövmeler çizerek kaybolan çocuğun hangi kabileye ait olduğunu bilirdi…bu yüzden atalarımız yüzümüze bu dövmeleri yaptı…”
Felipe; az önce ben davul çalarken şarkı veya dua okudun nedir anlamı?
“Babamım öğrettiği, doğa anayla iletişim kurmak için bir şarkı”
Dün gece kurbağa sesi çıkardın ve kurbağalar sesine cevap verdi,sana bu iletişimi kim öğretti?
“Babam öğretti.”
Sohbetimiz bittikten sonra, geceyi şaman davulum ile kutluyoruz bir yandan davulumuzun güçlü ses titreşimi ile bir yandan da şamanımızın kutsal şarkıları ile büyülü yağmur ormanında son gecemi yaşıyorum ve amazon maceramı ardımda çok değerli anlarla ile ertesi sabah veda ediyorum….
İNSANOĞLU YÜZ YILLARDIR DOĞA ANAYA SAYGI DUYMAK YERİNE YIKIMLAR GETİRDİ…
MİSAFİR OLDUĞUMUZ BU GEZEGENDE DOĞA ANANIN KALBİNDEKİ TÜM CANLILARA VE RUHUNA SAYGI DUYMAK TÜM İNSANLIĞIN GÖREVİDİR..
İnsanlık ruhundan uzaklaştıkça parçası olduğu doğadan hızla uzaklaşır…Bu da yıkımlara yol acar…
2017 yılında ziyaret etmiş olduğum Sibirya bölgesinde bilge şamanlar çok zorluklar yaşamış şamanlığı yapmamaları için büyük baskılara maruz kalmış ve aynı şekilde misyonerler tarafından dinsel baskı altında kalmıştır.
Anadolu’muzda benzer durumu alevi inancını yolunu süren insanlarımız da baskılara maruz kalmıştır.
Kızılderililer gibi, kadim halk ve kültürler ortak bir bilince sahiptir. Tabiat ve yaşayan tüm canlıların görünmez enerji iplikçikleri ile bir birine bağlı olduğu UNUTMAYALIM..
HER ŞEY KAYNAĞINA GERİ DÖNER KÖK YOK OLMAZ
Yaşam bir dengedir …dengede buluşmak dileğimle,tüm amazon ruhlarına saygımı, sevgimi iletip, ertesi sabah ilk ışıklarla birlikte İquitos şehrine, oradan da uçak ile mistik şehir Cusco’ya yeni keşifler izler takip etmek için yol alıyorum…
Cusco…..Kutsal inka imparatorluğu… Yarın Seç Haber’de…
***Bu yazı www.sechaber.com.tr için yazılmıştır. Bu yazının kaynak gösterilmeden kopyalanması ve kullanılması “5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası“na göre suçtur.